Dua Enerji Kaynağımız 1 - 2 Bir Müslümanın kimliğinin en önemli parçası Allah Teâlâ’ya iman olduğu kadar onunla bağını korumasıdır. Bu en büyük enerji kaynağıdır onun için. Dua sürekli Allah ile olmaktır. Dua, takvanın, murakabenin, muhasebenin görünen yüzüdür. Dua kanaviçe gibi örmektir yüreği. Beslemektir sürekli kalbi. Vücut iklimini düzene koymak, mesut ve bahtiyar kılmaktır. Gül yaprağı kadar nazik ve narin, o rengarenk yaprakların üstünde yuvarlanan şebnemler kadar diriltici özler taşıyan, seherlerde oluşan çiğleri kadar gönülleri sulayan bir harika bengisuyun da üsaresi bir iksirdir. Dua, Allah(cc.)' a yalvarma, yakarma, maddi manevi dilekte bulunmadır. Artık naz ve niyazın zirvelerinde kanat çırparak yüreği yere serme, tevazu ve mahviyetten kendinden geçmedir. Dua kulluğun anlamıdır. Kelimenin kökünde bir acizin istemesi vardır. Bir âcizin mutlaka bir kadirden istemesi. Yani her şeye güç yetirenden dilenme, hem de boyun bükerek, tezellül ile. Kulluk ile Rab’lık ilişkisinin en güzel ortaya çıkışıdır dua. Bu yüzdendir ki dua, ibadetin özüdür, iliğidir. O yüzden kullarını en güzel kıvamda yaratan Rabbimiz, onu kapasitesinin zirvelerine yüceltmek için Kur’an gibi muhteşem kitabında ve gereken her şeyi öğrettiği Habibinin sünnetinde inananları dua etmeye davet etmiş ve bu konuda bol bol örnekler vermiştir: “Şayet kullarım, sana benden sordularsa, gerçekten ben çok yakınımdır. Bana dua edince, duacının duasını kabul ederim. O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler.”(Bakara, 86.) “Rabbinize yalvara yalvara ve gizlice dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez.Düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. O'na, korkarak ve rahmetini umarak dua edin. Muhakkak ki Allah'ın rahmeti, iyilik edenlere yakındır.”(A’raf, 55-56.).” “Onların yanları yataklardan uzaklaşır, korku ve ümid içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayırlara sarfederler.”(Secde, 16.) “Oysa en güzel isimler Allah'ındır. Bundan dolayı Allah'a onlarla dua edin.”(A’raf,180.) Sevgili Peygamberimiz Efendimiz (sav) de dua ibadetini ne güzel anlatmıştır: Nu'man İbnu Beşîr (ra.) anlatıyor: "Resûlullah (sav.): "Dua ibadetin kendisidir" buyurdular ve sonra şu âyeti okudular: "Rabbiniz: ''Bana dua edin ki size icâbet edeyim. Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir" buyurdu." (Gâfır 60).(Tirmizî, Tefsir, Gâfir, (2973); Ebû Dâvud, Salât 358, (1479).) "Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir. İstenilen dünyevî şeylerden Allah'ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit bela ve musibet için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir. "(Tirmizî, Daavât 112, (3542).) Ebû Ümâme (ra.) derdi ki: "Ey Allah'ın Resûlü! En ziyade dinlenmeye ve kabule mazhar olan dua hangisidir?" "Gecenin sonunda yapılan dua ile farz namazların ardından yapılan dualardır!" diye cevap verdi."(Tirmizî, Daavât 80.) “Hz. Âişe (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) özlü duaları tercih eder, diğerlerini bırakırdı."(Ebû Dâvud, Salât 358, (1482).) Dua etmenin de usul ve adabı vardır. Bunlara riayet ederek yapılan dualara cevap verilir. Her zaman nezaket içinde yapılanlar makbuldür. Dua gibi bir ibadeti bundan uzak tutabilir miyiz? Duada kalb ile dil beraber olmalıdır. Tevazu ve mahviyyetle, nazik bir dil ve kula yakışır bir tavırla, ihlas ve samimiyeti hiç elden bırakmadan ısrarla yapılmalıdır dualar. Ve kabul edilir ümidiyle yapılmalıdır. O zaman dualar kabul görür. Bu arada kul maddî manevî temizliğe dikkat etmelidir. Özellikle alınan gıdalar helal olmalıdır. Allah(cc.), haramla beslenen vücudun ne duasını, ne de diğer ibadetlerini kabul etmez. Duaya, hamd-u sena ile, Allah(cc.)' ın güzel isimleri ve salavat-ı şerifelerle başlamalı, onlarla bitirmeli, sonunda da “duamı kabul buyur” anlamında “âmîn” demelidir. Eller dua esnasında semaya çevrilmelidir. Duayı bütün mü’minlere genellemeli, kendimiz için istediğimizi herkes için de istemeliyiz. Bunun dualarının kabulüne vesile olduğunu unutmamalıyız. Dua içten gelerek yapılmalıdır. Bağırıp çağırmadan, kafiyeler dizmeye kalkışmadan, hatta artistik pozlara girmeden, yani Allah(cc.)' a derdini duyurma yerine insanlara kendini beğendirme riyakarlığına düşmeden… Kur’an ve sünnetten alınan dualar kabule daha yakındır. Onları bilmiyorsa, ya da ezberinde var ama manasını bilmiyorsa, kulun ana diliyle açık seçik kendi ihtiyacını Allah(cc.)' a arz etmesi daha güzeldir. Ancak haram ve günah şeyler asla duada istenmemelidir, bu çok büyük edepsizlik olur. Hayırlı insanlardan dua istemek de sünnettir, yapmalıyız. İlle de sıkıştığı, başı dara düştüğü zaman değil, her zaman ve mekanda dua etmeliyiz. Hiç şüphesiz Allah(cc.) her duaya cevap verir. Ama biz bu cevabı anlamamış olabiliriz. Eğer bizim isteğimiz olmamışsa bunun sebepleri vardır. Mesela, o istek, hakkımızda hayırlı olmayabilir, eksik olabilir. Belki Allah(cc.) daha da güzelini ihsan edecektir. Hakkımızda hayırlı da olmayabilir. Allah(cc.) bilir, biz bilemeyiz. En son şu da denebilir; bu dünyada kabul olmasa bile, duadan ötürü ahirette sevap muhakkak verilecektir. Bu da bir icabettir. Unutmayalım, dua başlı başına bir ibadettir. Cemal Nar / habervaktim.com www.cemalnar.com 16.11.2016 |
904 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |